Köyde Hayvancilik
Henüz köyün dolu olduğu zamanlarda ortalama olarak her evde en az 8 - 9 büyükbaş hayvan bulunmaktaydı. Ekseri inek, öküz, kömüş, dana, düğe, malak, koyun, keçi, at ve eşek gibi hayvanlar beslenmekteydi. Her sabah orman evi önünde toplanan hayvanları bir aile otaklaşa keşik usulü ile akşama kadar güderlerdi. Özellikle otun bol olduğu yerlerlere, Hızarın dereye, esliğe ve köy civarına götürülür otlatılır ve sulanırdı. Akşam ezanı vaktı hayvanlar mezarlığın önüne getirilir ordan her hayvan kendi evini bilir oraya giderdi. Sahipleri hayvanlarını sağar ordan dama bağlar gece hiçbir yiyecek verilmezdi. Bu iş bütün yaz boyu böyle devam ederdi. Kış aylarında havalar soğuk olduğu için hayvanlar otlanmaya götürülmez yalnızca su içmeleri için kısa süreli damdan dışarıya çıkarılır, ya oluklardan su içirilir yada kuyulardan çekilen sular tavalara doldurularak buradan sulanırdı. Kış boyu hayvanlar damda kalır yemeleri için bolca saman ve ot verilirdi. Hatta kış boyu bir samallık dolusu samanı bitirirlerdi. Hayvanların samanı "Afur" denen bölmeler içinden yerlerdi. Kadınlar her gün birkaç kez samallıktan samanları büyük sepetlerle sırtlarında hayvanlara taşırlardı. Yine her gün dam hayvan pisliğinden demir küreklerle temizlerinrdi, buna "Dam Kürüme", gübrenin atıldığı küçük pencereli yere ise "Sokak" denirdi. Hayvan atıkları daha sonra kağnı arabaları ile tarlalara çekilerek gübre olark kullanılır.
Kış aylarına yakın buzalayan hayvanın yavruları (Buzoğu) dam içinde ayrılan "Kası" isimli özel bölmede 6 aya kadar büyütülürdü. Buzağılar sabah ve akşam günde iki kere annelerini emerler kalan süt sağılarak eve alınırdı. Ineklerden çok az miktarda süt çıkar, bu süt pişirilir mayalanarak yoğurt, yayıkta yayılarak ise ayran yapılır ve tereyağı çıkarılırdı.
Ihtiyaç sahipleri özellikle kurban bayramlarında hayvanlarını sıkı pazarlıkla satarlar maddi kazanç edinirlerdi eğer uygunsa kendi hayvanlarından da kurban keserlerdi. Kömüşler ve öküzler koşu hayvanı olarak kullanılır, aşağı yukarı her evde reçberlik yapmak için bir takım koşu hayvanı bulunurdu.
Küçükbaş Hayvanlar: Köyümüzde Koyun ve Keçide beslenir yününden, etinden istifade edilirdi. Ekseri damların altında bulunan iç hayat ve dış hayat denen ağıllarda beslenirdi. Iç hayatta kışın ve gece dururlar, dış hayatta ise yazın ve sabah tutulurlardı. Çevre orman ve dağlarda harmanlarda otlatılır, hayat içinde olunca fiğ otu, fiğ samanı ve diğer çeşitli otlarla beslenirdi. Hayvanların yününden "Çul", erkeklere siyah "Vala" pantolonu ve "Yalıngat" dokunurdu. Sütü sağılır, satılır, yoğurt, ayran, yağ, çökelek yapılırdı.
Günümüzde Büyükbas Hayvancilik
Her ne kadar köylü hayvancılık ile bizzat uğraşmasa bile köy merası ve etrafının hayvancılığa elverişli olması sebebiyle köyümüzde 2007 yılından itibaren Zekeriya Özcan ve 2015 yılından itibaren ise Nurdoğan Aslan geniş çaplı büyükbaş hayvancılığı ile ugraşmaya başlamıştır. Zekeriya Özcan hayvanlarının barınağını Rahmetli Ahmet Karasakal’ın evinin oldu yere, Nurdoğan Aslan ise köyün başındaki harman ve samanlık arsası üzerine kurmuştur.
Zekeriya Özcan Çiftligi
Emiroğlu Köyünden 01.01.1957 doğumlu sayın Zekeriya Özcan henüz emekli olmadan evvel ve emekli olduktan sonra hayvan alıp satmaya ve besicilik işini yapmaya başladı. Dağtabaklı köyünün hayvan beslemeye elverişli olmasından dolayı 2007 yılında Dağtabaklı Köyüne otlakiye olarak bir kira sözleşmesi yaptı (Muhtar Muharrem Yaşar dönemi), bunun mukabilinde köyümüzde büyükbaş hayvan besiciliği yapacak, meralarından istifade edecek buna karşılık yıllık belli bir kira ücreti ödeyecek.
Zekeriya Özcan çiftliğini rahmetli Ahmet Karasakal'ın yaptırdığı villa evin bahçesine çadır şeklinde inşa etti ve kendisi de villa evin zemin katında ikamete başladı. 2007 yılında et ve süt verimi yüksek olan 50 - 70 adet Isviçre menşeli Simental cinsi büyükbaş hayvanı ile köyümüzde besiciliğe başladı, özellikle yaz aylarında köyümüzü ve meralarını yayla olarak kullandı. Yaşının ilerlemesi sebebiyle günümüzde hayvan sayısı 20 - 25'e kadar gerilemiş olup elde edilen süt, yoğurt ve tereyağı köy içerisinde değerlendirilirken, kurbanlık olarakta satış yapılmaktadır, hayvancılık işi için malesef hiç bir devlet destek ve teşvikinden istifade edilememektedir. Yardımsever kişiliğe sahip olan Zekeriya Özcan kurban kesim zamanında kasaplık becerisiyle kurbanlıkları yıkma ve kesiminde köylüye fazlaca faydası dokunmaktadır.
Aslan Çiftligi
Köyümüz sakinlerinden 10.05.1963 doğumlu sayın Nurdoğan Aslan Istanbul'daki özel işinden emekli olup 2015 yılında Dağtabaklı köyümüze yerleşerek "Aslan Çiftliği Tarım & Hayvancılık Alım ve Satımı" işletmesini kurup büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmaya başladı. Bu amaçla köyün başındaki dededen kalma eski samanlık ve harmanların olduğu 1135 metrekarelik alana samanlık ve hayvanların yaz & kış kalabilecekleri ahır inşa ederek çifliğini kurdu. Yapım ve bakımı epeyce zahmetli olan bu işte hayvanlar kış aylarında ahırlarda samanla, ekilip biçilen yonca ve yulafla beslenirken, yaz aylarında ise köy içi ve civarındaki meralarda, orman içlerinde otlatılır.
Nurdoğan Aslan bu işe hiçbir devlet destek ve teşvigi olmadan kendi imkanlarıyla et ve süt verimi yüksek olan iki adet Isviçre menşeli Simental cinsi inekle başladı. Daha sonraki dönemlerde ineklerin sayısı 45'e kadar yükseldi. Hayvanlardan elde edilen süt, yoğurt ve tereyağı köy içinde, civar köylerde ve Boyabat ilçe pazarında satılırken, Kurban Bayramı zamanı kurbanlık olarakta satış yapılmaktadır.