Boyabat Yolculugu
Bayabata Yolculuk
Köyümüz ile Boyabat arası yürüme mesafesi olarak yaklaşık 20 km‘dir. Eskiden köylü bazı ihtiyaçlarını görebilmek için Boyabat'a gitmek zorunda kalırdı. Fazla ulaşım vasıtası olmadığından tek kişi veya guruplar halinde yaya olarak Boyabat'a büyük eziyetle gidilirdi. Bu yol at veya merkeple dört, yürüyerek ise yaklaşık altı yedi saat sürerdi. Yola, geceleyin saat iki veya üç gibi çıkılır, Mumunlu Çayı, Engilekin Köyü Karşısı Çatak (bugünkü barajın olduğu yer) ordan Boyalı Köyü üstünden Kiseköy'den geçilip Bengübelen Köyü´nden güneş doğarken Döme'ye varılırdı. Kuyucuk'tan geçerken mola verilir, su içilir, dinlenip Döme Yokuşu aşılarak Boyabat'a yağ pazarına inilirdi. Hayvanıyla gelenler, hayvanlarını hanlara teslim eder, günlüğüne 25 kuruş öderlerdi.
Boyabat'ta, tuz, şeker, çay, gazyağı giyecek gibi temel ihtiyaçlar karşılanır, evlenme, nüfus, doğum, ölüm mahkeme, askerlik ve hastahane işleri de yine burada görülürdü. İhtiyacını karşılayacak parası olmayan köylülerimiz beraberinde getirdiği odun, buğday, yumurta, tereyağı vs. satarak aldığı para ile alış-verişini yapardı. Para ihtiyacı fazla olanlar ise gitmeden koyun, keçi veya danasını satıp onun parası ile giderdi.
Alış veriş bittikten sonra ikindi vakti tekrar köye dönülür aynı zahmetli yollardan geçilerek yatsıdan sonra gece karanlığında köye gelinir, gelişte beraberinde yükün de olması yolculuğu daha da eziyetli hale gitirirdi. Boyabat macerası yaz, kış, kar, tipi, karanlık demeden yıllarca sürmüştür.
1970’li yıllara gelindiğinde, artık Boyabat’a yolculuk, o dönemin araçlarıyla yapılmaya başlandı. Yolcular sabahın erken saatlerinde atla Doğrul Köyü‘ne çıkarlar, orada yol kenarında beklerler ve geçen kamyona binerek şehire giderlerdi. Akşam olduğunda ise yolcusu olanlar yine atla Doğrul Köyü‘ne gider, gelen yolcunusunu yol kenarından yükleri ile beraber alır ve köyümüze geri getirirdi.
1973 yılından 1998 yılına kadar, Mumullu Köyü’nden Sarı Mustafa’nın oğlu Mehmet Ali Tiryaki, yöremizin ilk traktörünü alarak köyümüzden Boyabat’a pazartesi günleri yolcu taşıdı. Köylüler, omuzlarında bir heybe taşıyarak traktörün romörküne binerlerdi. Heybenin bir gözünü dışarıya sarkıtır, diğer gözünü içerde bırakarak üzerine oturur ve yolculuk ederlerdi. Köyümüz haricinde, Gövez, Kozluca, Yanalak ve Engilekin köylerinden de yolcu alınırdı. Gidiş dönüş ücretinin ikibuçuk lira olduğu o zamanlarda yolcular, romörkün her iki tarafına yapılan oturaklara ve ortaya oturur, aynı zamanda romörkün ortasında ayakta giderlerdi. Özellikle dönüşler, fazla yolcu ve yük nedeniyle bazen çok teklikeli olurdu, hatta yokuşta ağırlıktan traktörün ön tarafının havaya kalktığı bile oluyordu. Boyabat’a varıldığında, pirinççi Kör Rıza’nın dükkanında buluşulur, heybelerini oraya bırakır ve herkes alış verişini yapardı. İşlerini hallettikten sonra ikindi üzeri yine Kör Rıza’nın dükkanında toplanılır ve geldikleri traktörle köye geri dönerlerdi. 1999 yılında, Boyalı Köyü’nden Efenin İsmail taşıma işini bir sene daha yapmıştır.
Günümüzde özellikle gurbetten gelen hemşehrilerimizin hemen hemen hepisinin birer vasıtası mevcuttur. Yolların da düzelmesi ile zorlu ulaşım ve yolculuk artık mazi ve anılarda kalmıştır. O günlerin eziyetli yolculukları hala sohbet konusu olmaya devam eder.
Boyabat'tan Bazi Görüntüler
Ankara´ya Yolculuk
Ankara'ya Yolculuk: 1935 - 1940 lı yıllarda köyümüzden Ankara'ya gitmek çok zor ve meşakkatli bir yolculuktu. Sabahın erken saatinde kargı istikameti üzeri yaya olarak yola çıkılır. Geceleri istikamet üzerindeki köylerde konaklanarak yatılır. Ormanlık , kötü ve sapa yollardan Kargı - Tosya üzerinden üç günde Çankırı'ya varılır. Bu uzun yaya yolculuğunun sebebi, Boyabat’a dolaysı ile köyümüze en yakın demiryolunun Çankırı ilinden geçmekte olasındandı. Nihayet Çankırı şehir garından trenlere binilerek Ankara'ya gidilir. Bu yolculuğun müdaimleri olarak Selim Yaşar ve Hüseyin Çatal gibi zevatı sayabiliriz.
Fazlaca hemşehrilerimizin göç ettiği Ankara ve İstanbul‘a gitmek için otobüsler fazlaca tercih edilmekteydi. Daha önceden yer ayırtarak alınan otobüs biletleri ile yolculuk, eski belediye binasının arkasında, meyve ve sebze halinin önündeki meydandan başlardı. Sabahın erken saatlerinde yolcular, beraberindeki yükleri ve onları uğurlamaya gelenlerin yoğunluğu, gürültüsü uzaktan duyulurdu. Şimd otobüs terminali şehir dışına taşınmıştır.
Döme Yolu
Köyümüz ile Boyabat arası yolun 16. kilometresinde, Bengübelen Köyü'nü geçince Tehnelü Köyü (Tenhali Köyü) yol ayrımından sola dönünce başlayan ve beş kilometre uzunluğundaki bu eski yola "Döme Yolu" veya "Döme Yokuşu" denir. Yiğren yolu henüz kullanılmadan önce Döme Yolu, köylüler, araçlar ve orman işletmesi tarafından uzun yıllar kullanılmıştır. Yiğren yoluna nazaran Boyabat'a olan mesafesi yaklaşık 6 kilometre daha kısa olduğu için tercih edilmiştir. Henüz asfaltlanmamış olan bu yol, çok dik, dar ve oldukça keskin virajlıydı. Bu da yolcular ve araçlar için büyük bir tehlike ve risk oluşturmaktaydı.
Yiğren Köyü muhtarları, 1985 senesinde civardaki 22 köy muhtarından imza toplayarak Döme yolunun iptal edilmesi ve Döme kavşağından Boyabat'a kadar olan 11 kilometrelik yeni yolun, Yiğren Köyü'nün içinden, kireç fabrikasının yanından geçerek Boyabat'a inmesi için kaymakamlığa bir dilekçe ile başvuruda bulundular. Kabul gören bu müracaatın ardından, 1995-1996 yıllarında karayolları, 11 kilometrelik, henüz kötü durumda olan, dar, bakımsız ve az kullanılan bu köy yolunu genişletip zemin çalışmalarını da yaptıktan sonra asfaltlamıştır. Bu tarihten itibaren artık Döme Yokuşu bırakılarak, biraz daha uzun fakat daha emniyetli olan bu yol kullanmaya başlanmıştır.
Döme yokuşundan gidildiği zamanlarda yol üzerinde 'Guyucuk' adındaki kuyunun yanında mola verilir, dinlendikten sonra bolca su içilerek yola devam edilir, Boyabat'ın Kumluk Mahallesi'nden yağ pazarı mevkiine inilirdi. Yiğren Köyü üzerinden yapılan yolculukta, Yiğren Köyü‘ne varmadan yolun her iki tarafındaki bol suyu olan oluklarda durulur, su içilir. Boyabat’a şehir mezarlığını gerekek, Kumluk Mahallesi‘nden, Çorak Caddesi üzerinden kazanın merkezine ulaşılır.
Günümüzde yeni yolların yapılmasıyla birlikte Döme Yolu eski önemini kaybetmiş olsa da, bölge halkının hafızalarında halaönemli bir yere ve birçok hatıraya sahiptir.