Köy Tarihçesi
Orta asyada yaşayan Oguz Türkleri daha sonra batıya doğru göç etmişlerdir, büyük bir bölümü de Hazar denizi üzerinden Anadolu’ya doğru gelip yerleşmişlerdir. İslamiyet'in kabulü ile birlikte özellikle Gazneli Mahmut zamanında Müslüman olan Oğuzlar'a Türkmen denilmiştir. Türkmen, müslüman olan göçebe Oğuzlar'ın ikinci adıdır. Oğuz Türkleri, bugünkü Türkiye Türklerinin (Selçuklular, Osmanlılar, diğer Türkmen beylikleri ve boyları) atası sayılmaktadırlar. Yörük ise, göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenlerdir, bunlarda zamanla yerleşik hayat şekline dönmüşlerdir. Köyümüz insanı da yukarıda kisa tarihçesini verdiğimiz Türkmen-Yörük’lerden dir. Köyümüz yaklaşık üçyüz ila üçyüzelli senelik bir geçmişe sahiptir. Halkı, Türkmen ve Yörük topluluklarının birçok özelliklerini taşırlar.
Moğol istilasından sonra Asya’dan Anadolu’ya başlayan göç dalgası, beylikler arası mücadeleler, Osmanlı’da isyanlar ve salgın hastalıklar gibi etkenlerden dolayı yüzyıllar-ca sürmüştür. Bu olayların etkisiyle güvenli bir yer bulmak için Anadolu’nun muhtelif yerlerine 1800’lere kadar devam eden göçle Oğuz boylarından Boyabat ve yöresine çokça Yörük ve Türkmen gelerek yerleşmiştir. Oba, boy ve aileler çok eziyetli bu göçle yöremizde toplu yerleşilen köylerin yanı sıra dağınık köylere de yerleşmişlerdir. Osman-lı’da iskân politikası, göçebe hayat tarzından yerleşik yaşama dönüşü teşvik etmiş, ormanlar açılmış, köy haline getirilmiş ve göçebeler buralara yerleştirilmiştir.
1613 yılından itiaren göçmenlere iskan hükümleri yürürlüğe girmiştir. O zamanlar Kastamon Livası‘na (Sancağına) bağlı yöremizdeki birçok ormanlık arazi bu uyğulama gereği zorunlu yerleşim yeri haline getirilerek doldurulmuştur.
Köyümüzün Arşiv Bilgileri:
Dağtabaklı köyüne ait kesin kuruluş tarihine rastlanmamış ancak Iller Idaresi Genel Müdürlüğünde bulunan köy fişinden 1862 yılından önce kurulduğu anlaşılmıştır. Engilekinyanalagı Köyünden ayrılan Dağtabaklı köyüne ait belirleyici bir sınır kaydı yoktur. Dağtabaklı Köyü sıkı meşelik şeklinde orman vasfı taşıdığı için mülkü sınırı belirleyici herhangi bir kanaat oluşmamıştır. Ayrılmak için verilen dilekçe üzerine 1950 yılında (Engilekin Yanalağı) Yeşilköy'den ayrılarak Dağtabaklı köyül adı ile bağımsız muhtarlık olmuştur.
Osmanlılar, çeşitli konuları içeren, (özellikle askeri, vergi ve tapu işleri) önemli bilgi ve tutanakları yazılı olarak kaydettiği defterlere „Tahrir Defteri“ adını vermiştir. Kasta-monu sancağına bağlı Boyabat kazasına tabi köyleri 1487 ve 1530 tarihli Kastomonu tapu tahrir ve 15. yüzyıl sonlarına ait vakıf tahrir defterlerindeki bilgiler ışığında tespit edilen 156 köyü vardır, bunların arasında Dağtabaklı köyümüzün ismine rastlanmamıştır. Bu da gösteriyor ki köyümüz 1530 yılından daha sonra bu bölgede kurulmuş veya bu bölgeye yerleşmiş Türkmen aşiretidir.
Boyabat’ın çeşitli yerlerinde görünürler, bunlar: Köyümüz haricinde, Gazderesi Tabaklı‘sı ve Cuma Tabaklası‘dır. Köyümüzün bu bilgiler ışığında 350 ile 400 senelik bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi‘nde Nüfus Defterleri Kataloğunda yer alan ve hicrî 1256 (m. 1840) yılına ait olan 854 Numaralı Boyabad Kazası Müslim Nüfus Defterlerinde toplam 140 köy ve 11 mahallesi mevcuttur. Zikredilen köyler arasında köyümüzün ismide geçmektedir.
1840 Yılına Ait 854 Numaralı Nufüs Defterine Göre Boyabat Kazası köylerinden bazıları:
Doğrul, Karandu, Tenhalı
Fındıcak, Seğricek, Erkeç
Koyunkıran, Karaağaç, Tabaklı
Esengazili, Çurguşlar, Yenelak
Kayalı, Kumarlu, Emiroğlu
Bölüklü, Öşek, Benişli
Kadılar, Çaybaşı, Boyalı
Kavacık, Engilekin, Bengübelen
Çanakkale ve Istiklal Şavaşında Köyümüz:
Köyümüzün olduğu bölge daha önce Kastamonu sancağına bağlı idi. Çanakkale savaşında en cok şehid’i bölgemiz vermiştir. Köyümüzden Çanakkale’ye giden askerlerimizden hiç birisi geri dönmeyip şehid olmuşlardır. Gidip şehid olanlardan isimleri bilinenler şunlardır.
Dağtabaklı Köyünden:
- Raşit Sevimoğlu’nun dedesi Süleyman Sevimoğlu
- Nazif Sevimoğlu’nun babası Hasan Sevimoğlu
- Hüsnü Karasakal’ın dedesi Hüsnü Karasakal
- Kadir Aslan’ın babası Selim Aslan
- Mustafa Çetin’in dedesi Musa Çetin
- Selim Yaşar’ın babası Hasan Yaşar
Avzarağan’dan:
- Abdullah Kırıştıoğlu’nun babası Süleyman Kırıştıoğlu
- Mehmet Kırıştıoğlu’nun babası Ahmet Kırıştıoğlu
Savaş Gazileri:
- Mustafa Aslan'ın oğlu Ahmet Aslan (Kore Gazisi)
Hazin Bir Hikaye:
Dedemiz Hacı Mehmet Aslan 18 sene yemen çöllerinde savaşmış daha sonra kendisinden haber alınamayınca öldü zannedilirken bir akşam üzeri köye çıkagelmiştir. Aile efradı onun dönüşüne çok sevinirken kızı Şehri Kavukcu’nun kına gecesinde aniden vefat etmiştir. Çok uzun süre yemende kaldiği için kendisine hacı, kızına da Hacının Kızı lakabı takılmış ve yıllarca böyle anılmışlardır.
Prof. Dr. Saadettin Gömeç
Sinop ilinin, Boyabat ilçesi nüfusuna kayıtlı, 1964 yılında, Dağtabaklı Avzarağan - Köyü’nde doğan Saadettin Yağmur GÖMEÇ ilk, orta, lise öğrenimini Ankara’da tamam-ladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Türk Tarihi bölümünden 1985 yılın-da mezun olduktan sonra, aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde Yüksek Lisansa kaydoldu. Milli Mücadelede Gaziantep adlı Yüksek Lisans tezi ile1987 senesinde buradan mezun oldu. Yine 1987 yılında Ankara Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü’nde Doktora eğitimine başladı. 1992 yılında Kök Türkçe Yazılı Metinlerin Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Değerlendirilmesi isimli doktora tezini ile, Doktor unvanı aldı. 2001’de ise profesörlüğe yükseldi.
Saadettin Yağmur GÖMEÇ 1992 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Genel Türk Tarihi Kürsüsü’ne Yardımcı Doçent olarak atandı. Bu fakültede Orta Asya Türk Tarihi, Kök Türk Tarihi, Uygur Türkleri Tarihi, Kırgız Türkleri Tarihi, Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Türk Dünyasının Meseleleri, Türk Kültür Tarihi gibi konularda dersler verdi. 30‘ un üzerinde kitabı, yüzlerce ilmi ve fikirsel makalesi yayınlanmıştır.
Prof. Dr. Saadettin Gömeç'in Arastirmasi
16. YÜZYIL KAYNAKLARINA GÖRE BOYABAT’IN KÖYLERİ
Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ
Türkiye’nin en güzel tabiat varlıklarına sahip olan Boyabat’ın, belki bugüne kadar çoğu kimse ismini duymamıştır. Bu yüzden Boyabat’ın coğrafî tanımını yaptıktan sonra, bu çalışmayı niye yaptığımız hakkında kısa bir bilgi verip, asıl mevzumuz olan köyler üze-rinde durmaya çalışacağız.
Boyabat, bugün Orta Karadeniz bölgesinin bir ili olan Sinop’un en büyük ilçesidir. Doğu-sunda Durağan, batısında Hanönü (Gökçeağaç), güneyinde Saraydüzü, Vezirköprü ve Kargı, kuzeyinde de Ayancık, Erfelek, Sinop ili ve Gerze ilçeleri bulunmaktadır. Nüfusu 25.000 kadar olan bu ilçe, Gök Irmak ve Kızıl Irmak havzalarında yer alıp, etrafını Doğu Ilgaz ve İsfendiyar Dağları çevirmektedir. Dikkat edilecek olursa bu coğrafya tarih boyunca ve günümüzde Türk nüfusunun en yoğun olduğu bölgelerimizden biridir.
Bu çalışmayı yapmamızdaki amaçlardan birisi, Türklerin Anadolu’ya geldikleri zaman kalabalık bir gayri-Türk nüfus ile karşılaşmadıkları ve onlarla karışmadıklarını göster-mek içindir. Bazı yabancı ve yerli araştırmacılar Türklerin Anadolu’ya çok az bir kütle ile geldikleri ve yerli ahaliyle karışarak yeni bir ırkın ortaya çıktığı yolundaki ilme ve tıbba aykırı görüşleri bugün artık çürümüştür. Eğer Anadolu üzerinde yapılan bu gibi çalışma-lar bir araya getirilirse, Türkiye’de çok az bir gayri-Türk nüfusun var olduğu ortaya çıkar ve bunların da son zamanlara kadar Türkler arasına karışmadığı ve nesiller boyunca Türklerin bunları içlerine sokmadığı anlaşılır. Türk boylarında yabancılardan kız alma hadisesi çok nadir olmuş, böyle vakalar meydana geldiği zaman da halk kimin eşi Türk değil, kimin soyunda karışıklık var, bunu asla unutmamıştır. Ancak burada şunu da söylemek gerekir ki, şehir hayatındaki istisnalar bunun dışındadır. Maalesef son zaman-larda yapılan bir takım menfi propagandalar yüzünden kan bağının önemli olmadığı üzerinde durulması, Türk çocuklarının yabancılar ile evlenerek, soylarını kirletmeleri üzücü bir hadisedir.
Çalışmamıza esas olarak 16. yüzyıl başlarında tertip edilmiş Tapu Tahrir Defterlerinde geçen köy isimlerini aldık. Kastamonu Tapu Tahrir defterlerine ait Boyabat kazasında yer alan köylerin sayısı aşağı-yukarı 220 civarındadır. Bu köylerin bir kısmının daha sonraki düzenlemeler ile başka illerin veya ilçelerin sınırlarına kaydırıldığını görüyoruz. Burada takip edeceğimiz yol şudur: İlk önce 1530 tarihli defterdeki yer adlarını alfabe-tik sıra ile vermek; sonra bu köy Boyabat’ta veya değilse yerini söylemek ve sonunda da hangi cemaatten olduklarını belirtmektir. (Tesbit edilen 217 köyün bazılarının yerleri tesbit edilemediği bazıları ise başka il ve ilçe sınırları içinde kaldığı için yalnız 31 köy buraya alınmıştır.)
1- Ak-pınar: Aşağı-Akpınar ve Yukarı-Akpınar diye ikiye ayrılır, Saraydüzü ilçesine bağlıdır.
2- Alibey-bükü: Bugünkü Alibeyli olup, Boyabat merkezine en yakın köylerdendir.
3- Avare-bükü: Karaca-ören'in güney-batısındadır.
4- Boyalı: Yörük cemaatıdır. Kastamonu, Afyon ve Çankırı gibi birçok yere dağılmışlardır. Boyalı Köyü, Boyabat’ın güney tarafında Kese Köy ile Benişli (veya Begişlü) arasındadır. Ayrıca bunların bir kolu Boyabat-Gerze sınırına yerleşmiştir.
5- Bozca-armut: Bu köy adına hem Taşköprü, hem de Kargı’da Boz-armut şeklinde rast-lıyoruz. Boyabat sınırları içerisinde olan Bozca-armut’un hangisi Boyabat’a ait belli değil.
6- Çay-başı: Boyabat’ın güney-batısında bulunan bir yörük köyüdür.
7- Çoraklu: Bunlar yörük taifesinden olup, Çankırı’da da bulunurlar. Bir oymağı güney-batıda Durağan-Vezirköprü sınırında olan Çorak Köyü bugün Boyabat ile birleşmiştir.
8- Daruca: Darucalu Türkmen cemaatındandırlar. Sivas, Halep, Balıkesir, Karaman, Aydın vilayetlerinde de yaşamaktadırlar ve Boyabat’ın Darı-özü Köyü ile ilgili bir mahal-le olabilir.
9- Davud Zemini: Davudlu yörük cemaatından olup, Killik tarafında bir yerleşim yeridir.
10- Deri: Maalesef bu köyün mahallini elimizdeki kaynaklarda bulamadık. Ancak Boya- bat'ın güney tarafında Gögez-Tabaklu ve Yanalak üçgeni arasında bugün harabe olmuş ve Dere (Deri) Köy adıyla anılan bir mevki vardır.
11- Dere-kolaz: Türkmen cemaatidir, bugünkü Killik’in batısında Dere civarlarında ol-malı.
12- Engel-egin: Yörük taifesinden olup, Boyalı ile komşudur.
13- Erkeç: Yörük taifesinden olup, Boyabat’ın güney tarafındadır.
14- Eslek: Yerini tesbit ettik, fakat bu köy de birçokları gibi onlarca sene önce terkedil-miştir. Burası Dağtabaklı Köyü ile Boyalı Yaylası yolu üzerindedir.
15- Fınducak: Fınduklu yörük cemaatındandırlar. Dağtabaklı Köyünün kuzeyindedirler. Bu yörük cemaatının bir bölümü Gerze'nin güney-batısındadır.
16- Geric Zaviyesi: Yerini bulamadık, ama bugün Dağ-tabaklu Köyünün olduğu mevkiye bitişik Geric adlı bir bölge vardır.
17- Hamidlü: Yörük cemaatıdır. Boyabatlılar arasında Hemitlü olarak bilinir.
18- Kadı-deresi: Türkmen cemaatıdır. Boyabat’ın batısındadır, Gazi-deresi olarak bilinir.
19- Kara-ağaç: Bu köy iki mahalle halindedir. Büyük Kara-ağaç ve Düz Kara-ağaç. Bunla-ra bağlı bir de Kabalma vardır. Boyabat’ın güney-batısındadır.
20- Karandu: Bu yörük cemaatına ait iki köy tesbit ettik. Birisi Engil-eğin’in mahallesi-dir.
21- Kavacuk: Yörük cemaatı. Ogul-kadın üzerindedir.
22- Kavak: Bir yörük cemaatıdır. Boyabat’ın batısında ve doğusunda iki Kavak vardır.
23- Kılıç-oglan (Espiyeli Kılıçlı): Boyabat ve çevresindeki kazalarda çokça görülen Kılıçlı yörük cemaatındandır. Kılıçlı Boyabat’ın kuzey-doğusunda, Darı-özü’nün kuzeyindedir.
24- Kolaz, Kolaz-deresi: Bunlar yörük cemaatından. Bugün böyle bir köy adına rastlan-maz. Boyabat’ın güney-batısındaki yerleşim yerlerine genel manada Kolaz denmektedir.
25- Kozluca: Yörük cemaatındandır. Uluköy’ün üzerinde bir Kozluca ile Dogrul’un ma-hallesi olan bir Kozluca ve Darı-özü'nün kuzey-doğusunda başka bir Kozluca vardır.
26- Ogul-ı kadim: Biz Ogul-ı kadim’in zaman içerisinde Ogul-kadın şekline dönüşmüş olabileceğini düşünüyoruz ve burası Boyabat’ın güney-batısındaki bir dağ köyüdür.
27- Öşek: Büyük bir Türkmen cemaatıdırlar. Bir kolu Küre kazasında olup, Boyabat’ın güney-batısında da yer alırlar. Ancak Kıpçak grupları içerisinde bir Öşök boyu vardır.
28- Şeyhli: Yörük aşireti olup, bugün Boyabat’ın doğusunda, Şıhlı köyüdür.
29- Taylı-bükü: Boyabat-Durağan yolu üzerinde Türkmen köyüdür. Bugünkü adı Dayılı‘dır
30-Todurga: Oğuz boyu yörük cemaatı Boyabat’ın kuzey-doğusundadır.
31- Yangalak: Esas Yangalak Durağan’dadır. Boyabat’ın Emir-oglu Köyünün üst tarafına yerleşmiş olanları, bunların bir koludur. Bugün isimleri Yeşil Köy olarak değiştirilmiştir.
Buraya kadar adını saydığımız köylerin görüleceği üzere bazılarının yerini tesbit ettik, bazılarının da mevkiini bulamadık. Bu da bize gösteriyor ki, zaman içerisinde bazı köyler ya sönmüşler veya ağır hayat şartlarına dayanamayarak yerlerini terkederek büyük kasabalara ya da şehirlere toptan göçmüşlerdir. Maalesef bu konuda Boyabat ve yöresi Türkiye’nin en talihsiz bölgelerindendir. Günümüzde de çoğu köy ekonomik yetersizlikler ve geri kalmışlık yüzünden terkedilmiştir. Son olarak bir de 1530 tarihli defterde geçme- yen sonra kurulmuş veya bu yöreye yerleşmiş köyler bulunmaktadır. Bunların da bzılarını aşağıda saymaya çalışacağız. (Dağtabaklı Köyümüz de bu gurubun içinde yer almaktadır.)
1- Ak-yörük: Adı üzerinde yörük cemaatı olup, Karaca-ören’in batısındadır.
2- Arduç: Boyabat’ın kuzey-batısında, Han-önü sınırında yer alan bir Türkmen köyüdür.
3- Arı-oglu: Yörük cemaatıdır ve Köprücek’in kuzeyindedir.
4- Asarcık: Büyük bir Türkmen aşiretidir. Birkaç mahalle halinde Boyabat’ın güneyinde-dir
5- Aşıklı: Boyabat’ın güney-batısındaki bir yörük köyüdür.
6- Bagluca: Türkmen cemaatıdır ve Boyabat’ın kuzeyinde yer alır.
7- Begişlü: Bir yörük oymağı olup, Boyalı Köyünün güneyindedir.
8- Bengü-belen: Yörük oymağıdır ve Boyabat’ın güney-batısındadırlar.
9- Binerli: Cumhuriyet’ten sonra yerleştirilmiş olan bir Kürt cemaatıdır.
10- Bürnük: Konar-göçer Türkmen cemaatı olup, Sinop yolu üzerindedir.
11- Çaltu: Sinop yolunun doğusundaki Türkmen köyüdür.
12- Çeşnigir: İlçenin kuzey-doğusundaki Türkmen köyüdür.
13- Çulhalı: Boyabat-Sinop yolunun üzerindeki Türkmen köyüdür.
14- Çurkuşlar: Bir yörük cemaatıdır. Gazidere-tabaklu’sunun güney-batısındadır.
15- Dogrul: Yörük oymağıdır ve Kavacık’ın güney-batısında yer alırlar.
16- Dogucalu: Konar-göçer Türkmen aşiretidir. Saraydüzü yolunun batısında dir.
17- Ekin-ören (Ekin-veren): Boyabat-Sinop yolunun solundaki bir yörük köyüdür.
18- Emir-oglu: Emirlü Türkmen cemaatıdır. Ak-koyunlu olmaları muhtemeldir.
19- Esen-gazili: Boyabat’ın güneyinde yer alan Türkmen cemaatıdır.
20- Gök-çukur: Boyabat’ın kuzey-batısındaki ve Ayancık sınırına yakın yörük köyüdür.
21- Göve: Doğuda Durağan sınırında bulunan yörük köyüdür.
22- Hacı Ahmedli: Danişmendli veya Ak-koyunlu Türkmen aşireti olabilirler.
23- Hamzalı: Boyabat-Sinop yolunun doğusundaki Türkmen köyüdür.
24- İmamlı: Boyabat-Durağan yolunun kenarındaki Türkmen yerleşim yeridir.
25- İsa-oglu: Çat-tepe’nin kuzeyindeki Türkmen oymağıdır.
26- Kadılar: Bir Türkmen oymağı olup, Esen-gazili’nin doğusundadır.
27- Katırlu: Boyabat-Saraydüzü yolunun dosunda yer alıp, yörük köyüdür.
28- Kaya-bogazı: Boyabat’ın kuzey-doğusundaki Türkmen köyüdür.
29- Killik: Adı geçen köy yörük olup, yerleşim yerleri Boyabat’ın güney-batısıdır.
30- Kova-çayırı: Boyabat’ın batısında, Kastamonu sınırındaki yörük köyüdür.
31- Kozanlı: Batıda Kastamonu sınırında yer alan bir Türkmen köyüdür.
32- Koz-kule: Boyabat’ın kuzey-doğusundaki Türkmen köyüdür.
33- Kumarlu: Yeni İsmi Örenköy Yörük cemaatıdırlar ve Boyabat’ın güney-batısındadır.
34- Kuru-saray: Boyabat’ın doğusunda yer alıp, Türkmen köyüdür.
35- Oglakçılar: Boyabat-Taşköprü yolunun kıyısındaki Türkmen köyüdür.
36- Okçu Mehmedlü: Mehmedlü Türkmen aşiretinin bir koludur,
37- Paşalı-oğlu: Boyabat’ın kuzeyinde, Sinop’a yakın olan bir yörük köyüdür.
38- Pirefendi-deresi: Çorum sınırındaki son köy olup, yörük cemaatıdırlar.
39- Sarı-ağaç Çayırı: Saraydüzü yolunun doğusundaki köydür
40- Seyricek: Aşağı Seyricek, Yukarı Seyricek diye iki mahalledir. Yörük köyüdür.
41- Tabaklu: Bu köylerde yaşayanlar da geniş bir Türkmen aşiretidir.
Boyabat’ın çeşitli yerlerinde görülürler, bunlar:
- Dağ-Tabaklu
- Cuma-Tabaklu
- Gazidere-Tabakluları mevcuttur.
42- Taş-hanlı: Boyabat’ın güney-batısında yer alan bir yörük oymağıdır.
43- Yegren: Büyük Türkmen cemaatıdır, Camili, Kayalı ve Çakallu diye mahalleleri vardır.
Köy Muhtarlarimiz
--- Selim Yaşar | --- Süleyman Kırıştıoğlu |
--- Hasan Çatal | --- Kazım Aslan |
--- Hasan Sevimoglu | --- Muharrem Yaşar |
--- Kazım Aslan |
--- Hüseyin Kavukcu |
Muhtar Hüseyin Kavukcu`nun öz gecmisi
1946 yılında Dağtabaklı köyünde doğdu. 10 yaşında hafız oldu. 1968 yılında Ankara Imam Hatip Lisesinden mezun oldu. 1972 yılında Konya Ilahiyat Faültesini birincilikle bitirdi. Bartın’a müftü oldu. Kıbrıs harekatı esnasında Ege’de teğmen olarak askerlik yaptı. Daha sonra Istanbul Haseki’de yüksek ihtisas yaptı. Diyanet Işleri Başkanlığı Teftiş Kurulun da Müfettiş olarak görev yaptı. Belçika’da 4 yıl öğretim görevlisi olarak bulundu. Türkiye’ye dönüşte Ankara Merkez Vaizi oldu. Ankara Hacıbayram Camisinde hitabelerde bulundu. Işçi Bulma Kurumuna uzman olark atanıp oradan emekli oldu. Bildiği yabancı diller: Arapça, Fransızca, Almanca ve Flamanca`dır. 2009 yılında köyümüze muhtar seçilmiştir.
Eslik Mezarkigi
16. yüzyılda, dolayısıyla 1530'lu yıllarda Kastamonu Tapu Tahrir defterlerinde Boyabat kazasına ait olan köylerden birisi de 'Eslek Köyü'dür. Yeri yaklaşık olarak tespit edilmiştir. Dağtabaklı Köyü ile Boyalı Yaylası yolu üzerindedir. Fakat bu köy, yöredeki diğer birçok köy gibi onlarca sene önce terk edilmiş, bu sebeple köy de zamanla yok olmuştur. İşte ismi zamanla değişikliğe uğrayarak günümüze ulaşan mezarlık, bu köyün Eslik Mezarlığı'dır.
Mezarlık, köyümüzün güney-batısında Eslik bölgesinde aynı isimle anılan, ekilen tarlaların aras ında yaklaşık 200 x 300 metre genişliğinde, köye üç km uzakta “Eslik Mezarlığı” bulunmaktadır. Hakkında kesin bilgiye sahip olunmayan mezarlığın hangi tarihe ve kimlere ait olduğu belli değildir. Mezar ve mezar taşları zamanla tamamen kaybolmuş, kitabeleri okunmaz hale gelmiştir. 1950-1960 yıllarında özellikle Göçüklüğün Dere tarafında kıbleye doğru yapılmış mezarların yerleri ve mezar başlık taşları bariz bir şekilde belliydi.
Eslik Mezarlığı’nın olduğu yer çok gür ve sık en az 200 senelik meşe ağaçlarıyla kap-lıdır. Uzaktan bakıldığında o bölgede ilk göze çarpan ve dikkati çeken gür ve sık, diğerle-rine nazaran daha yüksek, görkemli ve yaşlı meşe ağaçlarıdır. Yine mezarlığın hemen yanındaki Acıklık bölgesinde ev kalıntıları ve temellerine de rastlanmıştır. Mezarlık bölgesinde arkeolojik kazılar yapılmadığı için, tarihi bilgileri tam olarak ortaya çıkarılmamıştır.
Eslik Mezarlığı’nın etrafı Göncük`lerin, Satılmış Dağcı’nın tarlaları, Göçüklüğün Dere ve Anyol ile sınırlanmıştır. Günümüzde birçok yaşlı meşe ağacı yıkılmış, mezarların olduğu yer ağaç ve sık çalılıkla ötürüdür. 50 sene öncesinde mezarlığın etrafı ekin tarlaları ile çevrili olup tamamen açıktı, mezarlık ekili tarlaların ortasındaydı. Hatta yaz aylarında köyün hayvanları burada ergeğe yatardı. Etrafındaki tarlalarda çalışan köylü, öğle yemeğini gölgeliği olduğu için bu mezarlıkta yer, çocuklarda yine bu mezar bölgesinde oynardı. Zamanla ekilmeyen tarlaları orman örtüsü kaplamış, etrafında ne açık bir bölge ne de ekime müsait bir tarla kalmıştır. Yeni yetişen orman örtüsü ile mezarlığın yaşlı meşe ağaçları birleşmiştir.
Köylü tarafından esrarengiz ve gizemli olarak kabul edilen bu tür yerlerle ilgili birçok inanışların yanında, bazı garip olaylarında yine bu bölgede veya buraya bağlı olarak meydana geldiğine inanılır. Bir Türk-İslam geleneği olarak da mezarlara ve mezarlığa verilen saygıdan ötürü mezarlık ormanlarından hiç kesim yapılmamış, agaç hatta çam gıcıları bile toplanmamış, kuruyan ağaçlar ve dalları bile alınmamıştır. Bu da oradaki meşelerin çok daha gür, uzun, sık ve heybetli büyümelerine imkan tanımıştır. Mezarlıktan çekinilmesinin, ağaçlarının kesilmemesinin diğer bir sebebi de; oradan gelebileceğine inanılan bela ve musibetten korkulduğu, imtina edildiği içindir.
Eslik Mezarlığı ile ilğili anlatılan bazı garip hikayeler:
Yamalığın Mehmet Kavukcu kağnı arabası ile Eslik Mezarlığı’ndan geçerken yıkılmış olan bir çamdan bir çalı ağacı koparıp evine getirmiştir. Ne gariptir ki yağışlı olan o gün, Mehmet Kavukcu’nun evinin bacasından içeriye yıldırım düşmüştür. Evde kimsenin olmaması, hayvan ahırının da boş olmasından ötürü hiç kimseye bir zarar gelmemiştir.
Yine 1968 yılında İlyas Kavukcu, Nuri Kalaycı, Onbaşı Selahattin Kavukcu’nun oğlu Musa Kavukcu, Korucu Hüseyin Çatal’ın oğlu Menderes Çatal, Ormancı Mehmet’in oğlu Eşref yağışlı bir havada Eslik Mezarlığı’ndaki meşe ağaçlarının altına siper aldıklardında kendilerini yıldırım vurmuştur. Ilyas Kavukcu’nun sol, Nuri Kalaycı’nın ise vucudunun sağ tarafı ağır şekilde yaralanmıştır. Diğerlerinin yaraları daha hafif olmakla birlikte, ailelerine zorla haber yollanıp yaralılar sırtlarda köye taşınarak gerek köyde ve gerekse Boyabat’da tedavi altına alınmışlardır. Daha sonra bütün yaralılar iyileşmişlerdir.
Sarı Halil’de Eslik Mezarlığı’ndaki meşe agaçlardan birine çıkınca oradan aşağı düşmüş ve ayağını kırmıştır. Ayrıca, Satılmış Dağcı’nın babası Osman Dağcı, tarlasından biraz mezarlık arazisine girip oraları da ekince kısmi felç geçirdiği ve yürümede zorlandığı söylenir. Bu tür hikayeler ne kadar gerçeği yansıtır bilinmez.
Eslik Mezarligindan görüntüler
1324 (1908) yılı mahkeme kararı devlet arşivi
Sadeleştirilmiş şekli: Boyabad’a bağlı Dağ Tabaklı Köyünde tapu ile sahip olunan tarla ve arazileri bulunan kişinin baba ve annesinin hastalıklarından ve kendisinin de İstanbul’da bulunmasından yararlanan Fındıcık köyü’nde yaşayan Hatipoğlu Halil, Dağ Tabaklı Köyüne baskı yapmış, zulümlerde bulunmuştur. Bu durumla ilgili yerel hükümete şikâyette bulunulmuştur. Bu şikâyetten bir sonuç alınamamıştır. Yapılan zulüm ve haksızlıklara karşın edilen şikâyetten sonuç alınamaması üzerine Osmanlı askerlerinden Kadir ve Hüseyin isimleriyle İstanbul’a bir dilekçe verilmiştir. Bu durum üzerine bir soruşturma ve inceleme başlatılarak kanunun gereği ne ise onun yapılması için kaleme alınmıştır.